Nükleere Evet, Fakat…

4 1.005

Yeni yazıları kaçırmamak için abone ol

Nükleer santraller, yıllarca öcü gibi gösterildi bize. Çevreye zararlıydı, tehlikeliydi ve kansere sebep oluyordu. Haklı sayılırlardı da…

Ailemin Ordulu olması sebebiyle birçok şey öğrendim Çernobil hakkında. Ben 1 yaşındayken olmuştu ve annemin söylediğine göre başsız koyunların bile doğmasına neden olmuştu. Bilimden ziyade sözlere değer veren insanlarımız da bol bol çay içmişlerdi. Sonra insanlar ecellerinden çok kanserden ölmeye başladılar. Vefat edenlerden bazıları akrabamızdı bazıları da kardeş bellediğimiz Kazımlar…

Çevremizde dönüp dolaşan nükleer silahlar da korkuttu bizi. İzlediğimiz 2. Dünya Savaşı filmlerinin sonlarından, İsrail ve İran’ın nükleer enerjide gelişmiş olmalarına kadar. Birçok senaryo da çizildi. Hâlbuki ABD’ye ait birçok nükleer silah karşı komşumuzdan daha yakındı.



1976’da heveslendiğimiz nükleer santral sevdasına karşı çıkılmıştı. Başta Greenpeace olmak üzere birçok örgüt bir çevre katliamı olacağını iddia ederek günümüze kadar hükümetleri caydırmayı başardılar. Hükümetler de pek duyarlıydılar bu konuda. Tabii ki olurlar zira başta Bergama olmak üzere birçok alanda çevreci tavırlarıyla gönüllerimizde taht kurmuşlardı! Her gün aileleriyle helalleştikten sonra işlerine yani yerin bilmem kaç metre dibine giden madencilerimizin de sağ salim dönmeleri için her türlü güvenlik önlemlerini aldılar, aldırdılar!

Yıllarca barajlar kurup durduk. Bazılar GAP oldu bazılarıysa sadece üstü açık birer kap. Akarsularımızın debileri yüksekti ya, yeterdi. Hem o zamanların klasik vaatlerinden biriydi baraj yaptırmak. Dönemim şartlarına pek de ters düşmüyordu, akarsular değerlendirilmeliydi.

Şu an kullandığımız petrolün %90’ı dışarıdan alıyoruz. Kimden aldığımızın pek de önemli yok. Bizdeki petrol yataklarını da Shell’lere veriyoruz. Petrol konusunda bildiğimiz iki şey var: Alırken sıkı pazarlık etmemize rağmen kazıklanmak ve bunun acısını vergi olarak çakmak. Aziz Nesin’in kulakları çınlasın…

Kömür yakarak, gittikçe azalan suya güvenip baraj yaparak, kazıklana kazıklana doğal gaz alarak daha ne kadar enerji üretebileceğimizi sanıyoruz?

██ çalışan reaktörü olan ve yeni reaktörler inşa eden ülkeler██ çalışan reaktörü olan ve yeni reaktörler inşa etmeyi planlayan ülkeler██ reaktör inşa eden ülkeler██ reaktörler inşa etmeyi planlayan ülkeler██ çalışan reaktörü olan ve durumu değişmeyen ülkeler██ çalışan reaktörü olan ama aşamalı olarak kapatacak ülkeler██ sivil nükleer enejinin yasal olmadığı ülkeler██ reaktörü olmayan ülkeler

Kanımca 1976’dan beri oyalandığımız nükleer enerjiyi artık hayata geçirmeliyiz. 30’a yakın ülkede var olan nükleer enerjiyi kullanmamızın vakti çoktan geldi.

Bilindiği gibi Rusya ile gerçekleşen son anlaşmalarımızın biri de Mersin Akkuyu’da bir nükleer enerji santrali kurmak. Bölge nükleer enerji için oldukça uygun bir yer olarak görünüyor ancak küçük bir sorun var: İlçeye 20–25 km ötede bulunan Ecemiş Fay Hattı.

Diğer bir sorun ise yine bizim kazıklanmaktaki başarımızdan kaynaklanıyor. Anlaşmaya göre Rusya, 4 adet reaktörden oluşan santrali bitirecek ve işletecek. Eğer bu mümkün olursa dünyada bir ilk gerçekleşecek. Bir ülke sınırlarını içinde yer alan ancak bir başka devlete ait olan tek nükleer santral Akkuyu Santrali olacak. Üretilecek tüm elektrik Rusya’ya ait olacak ve biz de kendilerinden satın alacağız. Tüm bunların yanında, santralin kurulması ve işlenmesi sırasında toplamda 10 bin civarında bir işçi ordusu çalışacak. Bu işçilerin ise çok az bir kısmı Türk olacak. Ayrıca Türk işçilerinin Rusya’nın onayından geçmesi gerekiyor.

Evet, ülkemizde bir hatta birden fazla nükleer santral bulunmalı. Kontrolün tam ve son teknolojinin kullanıldığı temiz bir enerji alternatifini barındırmalıyız. Ancak tamamen güvenli bir yerde ve kazıklanmadan bu gerçekleşmeli. Bunları söylemek için belki biraz geç ama kim bilir; nükleer enerjiye karşı çıkmaktan ziyade bu işin nasıl doğru yapılacağını gösterebilecek bir grup insan çıkar belki.

Japonya’da meydana gelen deprem ve tsunami sonrasında Fukuşima Nükleer Santralinde meydana gelen olaylar ve etkileri sonrasında nükleer enerjinin ülkemizde kurulmasına karşı yorumum değişti.

Kaynakça:
http://tr.wikipedia.org/wiki/Dünyadaki_nükleer_santraller_listesi
http://www.nukleer.web.tr
E-posta bültenine abone ol
E-posta bültenine abone ol
E-posta bültenine abone ol ve aramıza katıl, yeni içerikleri kaçırma!
İstediğin zaman abonelikten çıkabilirsin.
4 Yorum
  1. Nural diyor ki

    Güzel bir yazı! Yeni okuduğum bir makaleye göre: “Eğer ABD’de nükleer santraller olmasaymış ve hidroelektrik barajlarından inanılmaz düşük verimlilikle elektrik üretiyor olsalarmış 98 nükleer santral yerine tam olarak 2451 adet hidroelektrik santrali inşa etmeleri gerekiyormuş.” Herşey çok açık hala çevreciyiz diyosanız durup düşünün ABD’de elektrik fiyatı o kadar düşük ki megawattla ödeniyor yani Türkiyedeki bir ailenin ortalama 1 yılda kullandığı elektriğin 20 katı…

  2. Delipoyraz.NET diyor ki

    teknolojinin her türlüsü zarar verir yanlıs kullanılınca hep aklıma bıçak örneği gelir bu konularda adamda kesebilirsin ekmekte önemli olan senin ne için kullandıgın

  3. aLBaN diyor ki

    ANTİ Nükleer için Green pace die bir örgüt belası var. bu örgütün el altından ABD hükümetince desteklenerek, dünya ülkelerini nükleer gelişmelerden uzak tutma çabasında olduğu düşüncesindeyim. Nükleere hayır deriz, sonra cebimizdeki son kuruşa kadar komşu ülkelerden nükleer enerjiyle üretilen Eletriği satın alırız.

  4. belgesel diyor ki

    Farklı bakış açılarıyla konuya bakmak vizyonumuzu geliştirir. Sağlıklı ve okunabilirliği çok şeffaf bir yazı olmuş. Tebrik ediyorum.

Bu konuda söyleyecek bir şeylerin olmalı

E-posta adresiniz yayımlanmayacak.

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.