Nakkaşhane ile Zindan

0 981

Yeni yazıları kaçırmamak için abone ol

nakkaşhane ve zindan

Aynı eşyalar kullanıldığı, aynı işler yapıldığı hâlde bir nakkaşhane ile bir zindan arasında ne büyük fark vardı. Birinde insan yaratılışının en estetik boyutta güzellik anlayışına kapı aralanıyor, diğerinde insan ruhunun en ziyade kıskaca alan insanlık dışı tavırlar sergileniyordu. Bir falçata yahut bir iğne, burada güzellikler yaratırken, orada acı veriyordu. Burada bıçaklar güzelliği tıraş ediyor, orada güzel boyunlardan kan akıtıyordu. Orada aynı çengelleri kullananlara cellât, burada sanatçı deniyordu. İnsanın bir niyet ve düşünce ile anlam kazandığını düşündüm. Demek ki insanlar niyetlerine göre iyi veya kötü, güzel veya çirkin olabiliyorlar, eşyaya bakış açıları da buna göre oluşuyordu. Ruhlarını şeytana satanlar ile Rahman’a adayanlar da işte bu ince çizgi ile birbirinden ayrılıyordu. Birileri zamanı çoğaltıyor, diğerleri harcayıp tüketiyordu çünkü. Birileri iyi şeylerle hayata anlama katarken, diğerleri hayatın kötülüklerine tapıyordu.

İskender PALA – Babil’de Ölüm İstanbul’da Aşk romanından

Fotoğraf: Wojtek Aleksandrowicz

E-posta bültenine abone ol
E-posta bültenine abone ol
E-posta bültenine abone ol ve aramıza katıl, yeni içerikleri kaçırma!
İstediğin zaman abonelikten çıkabilirsin.
Bu konuda söyleyecek bir şeylerin olmalı

E-posta adresiniz yayımlanmayacak.

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.