Yeni yazıları kaçırmamak için abone ol
The Weather Man (Fırtınalı Hayatlar) için en son söyleyeceğimi ilk cümlede söylemek istiyorum: Tam bir kış filmi!
Bugün bende de olduğu gibi, kışın ortasındaysanız, sıradan bir cumartesi ise, hava da fevkalade kapalıysa ve tüm bunların yanı sıra canınız hiçbir şey yapmak istemeyip bir de üstüne var olan bu durgunluğu bir filmde görmek istiyorsanız The Weather Man (Fırtınalı Hayatlar) filmini kesinlikle izlemelisiniz. Evet, harika bir değil. Yani zihninizde yeni kapılar açmıyor, sizi çok güldürmüyor ya da sizi çok ağlatmıyor. Hatta senaryosu ile şaşırmanıza neden olacak hiçbir şey yok. Ancak genellikle kaliteli filmlerde aranan bu özelliklerin olmaması ve bunun filme çok iyi bir şekilde yansıması filmin bu kadar güzel ve etkileyici olmasına neden oluyor. Tıpkı birçoğumuzun hayatı gibi. Umut dolu olmasına karşın rüzgârlı ve kapalı bir kış günü kadar olumsuz ve boğucu.
2005 yılından çekilen filmin başrolünde Nicolas Cage yer alıyor. David Spritz isimli bir hava durumu sunucusunun hayatına ve yaşadıklarına konuk olduğumuz filmin baş karakteri olan Nicolas Cage’in performansı ve filmle bütünleşmesi muhteşem. Babası Robert Spriztel ile olan diyalogları ise filmin bana göre en can alıcı kısımları. Bu rolde de Michael Caine oynuyor ve rolünün hakkını fazlasıyla veriyor.
Hesaplaşmalar ve Umutlar
2 çocuk babası olan ve eşinden ayrı yaşayan David’in halihazırdaki yaşamıyla başladığımız filmin kimi yerinde geçmişle hesaplaşmalarına ve hatıralarına kimi yerinde geleceğe dair umutlarına tanıklık ediyoruz. Bu tanıklık esnasında kimi zaman kendimizi onun yerinde hissedebiliyoruz.
The Weather Man (Fırtınalı Hayatlar) için puanım: 7/10.
