Bugünden itibaren blogumda hergün bir fotoğrafı paylaşacağım. İstedim ki özel bir fotoğrafla başlasın bu iş. Oldum olası fotoğraflar ve fotoğrafçılık ilgimi çekmiştir zaten. Kısacası çocuk gibi heveslenirim bu işe ve bilirim ki bir gün gerçekleşecek bu heves…
2007 ‘nin Mayıs ayıydı bu fotoğrafı çektiğimde. Farklı bir yaşamda, farklı bir kişilikteydim. Saimekadın semtinde oturmuştum o yıllarda ve o semti hiç sevmememle birlikte o evi, o odayı pek sevmiştim. Fotoğrafın çekilişinden 1 ay sonra evden ayrılmak da zor olmuştu benim için. Tüm eşyaları topladığımda odanın ortasına gelip hatıralara dalmak istedim ve gitmekten vazgeçmek isteyişim… Şimdi de gözümün önüne geliyor da, maddi olarak soğuk ancak manevi olarak oldukça sıcak bir odaydı benim için. Zira gün batımları hayatımın en güzel ve en hüzünlü anlarıydı; o odanın penceresinde de beni hep ziyaret ederlerdi. Sanıyorum ki bu yüzden çok sevdim bu odayı. Bu fotoğraf yine o odanın gün batımına göğsünü açtığı anlardan biridir. Ve benim ölmeden önceki saniyemde görmek istediğim tek fotoğraftır…
Şöyle bir alıntı yapmıştım bu fotoğrafın yanına:
“Bir gün daha geçmekte
Ve hatta bitmekte,
Güneşin battığı yerdeyim
Bulutlar kızıla bürünmüş
Güneş ufukta
Saklanmaya çalışmakta
Gün batımındayım“