29 Ekim 2012, 2. Kurtuluş Savaşı’nın Başladığı Gün!
Bugün 29 Ekim 2012. Türkiye Cumhuriyeti’nin 89. yıl dönümü. Halkın kendi egemenliğini kurması ve yönetmesi üzerine kurulu olan cumhuriyet rejiminin kutlanması yasaklandı. Üstelik Türkiye’yi yöneten kişi ve gruplar tarafından.
Bu akşam yemek esnasında bir kanalda, ismi lazım değil bir bayan ile bir erkek vardı. Gündeme dair konuşuyorlar. Bayan diyor ki, “cumhuriyet kuruldu da ne oldu?!” Öteki de diyor ki “hiçbir şey olmadı. Zaten birçok kişi Malta’ya falan sürülmüştü, kalan kişiler de CHP zihniyetinden kişiler, Mustafa Kemal’cilerdi.” Şeriatçı dedelerinin ülkeden defedilmesi zoruna gitmiş olacak. Diğeri de şeriatçı yobaz bir canlı gözümde. Kısa ve öz. Politika yapacak değilim. Zira o şu anda badem bıyıklı birçok dansöz tarafından icra ediliyor zaten.
Öğleye doğru öğrendim ki, Ankara Ulus’ta bulunan 1. Meclis olarak da anılan TBMM’nin ilk yerleşkesi önünde insanlar cumhuriyet bayramını kutlamak için bir araya gelmeye başlamışlar. Amaç belli, bir olup Anıtkabir’e, Atatürk’ün yanına gitmek. Aşırı ileri demokrasi ise diyor ki, hayır. Sen Atatürk ile buluşamazsın. Efendim istihbarat birimlerimiz öğrendi ki radikal gruplar olay çıkaracaklar. O yüzden izin vermiyoruz diyorlar. Diyemiyorlar ki cumhuriyet rejimi bize batıyor. Biz şeriat istiyoruz ve bir yerlerimizden sebep uydurmak zorundayız.
Bir süre sonra olaylar çıkıyor. Bazı sözce gazeteci, özde yavşak temsili canlılara göre ise aşırı grup asayişi bozuyor. Türkiye Cumhuriyeti’nin 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nı kutlamak birilerine göre asayişin bozulması. Çünkü düzenli ve sistemli bir şekilde Atatürk’ü, cumhuriyeti, laikliği ortadan kaldırmak istiyorlar ve bunu bugün görmüş olduk ki çekinmeden yapabiliyorlar.
Türk polisi bu sırada elinde Türk Bayrağı olan ve Atatürk’üne, devletine sahip çıkan kişilere tekme atıyor, biber gazı sıkıyor, su sıkıyor. Birkaç yıl önce bu ülkenin bölünmesi adına her türlü eylemi yapan PKK’nın otobüs üzerinde davul zurna ile ülkeye gelmesini sağlayan zihniyetin, bu ülkenin evlatlarına bunu yapmasının yorumu ortada. Şaşırmamak lazım.
Akşam yemeğinden sonra, Sibel ile Bornova Meydanı’na doğru düzenlenen fener alayına katıldık. Bayrağımızla, gururumuzla. Çeşitli şarkılar, güzel sloganlar. Ama birisi doğru değildi. Türk gençliği ve bu ülkeyi gerçekten sevenler görevlerinin başında değillerdi. Bölücü PKK, şeriatçı ve baskıcı din sömürgenleri iş başında. Badem bıyıklılar ile yüzünde nur olmayan ama nasıl oluyorsa etrafına ışık saçtığını sananlar daha çok çalışmak konusunda birbirleriyle yarışırken Atatürkçüler neredeler? Cumhuriyet’in koruyucuları neredeler?
Her neredeler iseler artık sessiz kalmanın ya da anlamsız sesler çıkarmanın zamanı geçti. Artık bilinçli ve kendinden emin düşünmenin, söylemenin ve yeri geldiğinden var güçle bağırmanın zamanı.
Atalarımız yokluk içinde Kurtuluş Savaşı’nı kazanabildiler. Biz de bu yeterli varlık içinde 2. Kurtuluş Savaşı‘nı kazanmak zorundayız!
Cumhuriyet Bayramımız her şeye rağmen kutlu olsun.